Sa, 20.Apr.2024 - 09:25
Türk Yazarlarin En Cok Satan Kitaplari

Haremin Sultanları
(3 Kitap Birarada)
Ölümün Kıyısında Yaşanan Hayatlar

Demet Altinyeleklioğlu
Ölümün kıyısında yaşanan hayatlar!.. Aşk, entrika, tuzak, ihanet...
Haremden saltanata giden tehlikeli yolda yürüyen bir kadınlar!.. Demet Altınyeleklioğlu yazdı!.. Kalplerinde küllenen ateş, Osmanlı'nın tarihini değiştirecekti. 
3 Kitap toplam 2417 sayfa!. 24.60 Euro yerine şimdi sadece 15.90 Euro!...

SETIMIZDEKI ESERLER:

1) Cariyenin Gelini Nurbanu : 

İktidar hırsıyla bilenmiş iki kadın, aşka tutsak iki erkek ölümün kıyısında yaşanan hayatlar. Harem cehenneminden cennete uzanan bir yol. Kendi destanını yaratan, osmanoğlu'na kader katan, aykırı bir kadın. Aşk, entrika, tuzak, ihanet... 
Güzeller güzeli Cecılıa Baffo’ydu o... 
Venedik Venedik olalı, ondan güzelini görmemişti. Altın Kız derlerdi ona. Serenatlar ona yapılır, aşk şiirleri onu anlatırdı. “Güneş doğudan değil, Cecilia’nin gözlerinden doğar, onun gözlerinden batar. Yıldızlar gözlerinde parıldar” derdi şarkılar. Ancak kaderin rüzgarı yaman esecek, Cecilia kaçırılacak ve Sultan Süleyman’ın haremine savrulacaktı. 
Rüyaların kraliçesi, artık bir köleydi. Haremi birbirine katan cariye Cecilia’nın yolu, Sultan Süleyman’ın, güzellikte kendisiyle yarışan biricik kızıMihrimah’la kesişti. “Senin adın artık Nurbanu olsun!” dedi Mihrimah. 
“Tanrının Işığını Saçan Kraliçe...” 
Nurbanu, güzelliği ve aklıyla büyülediği, Hürrem’in oğlu Şehzade Selim’in ruhunda iktidar fırtınası yaratacaktı. Oysa, Sultan Süleyman’ın karısı Hürrem, iktidar oyununu Selim’in değil, küçük oğlu Beyazıt’ın üzerine kurmuştu. Ve böylece kayınvalide Hürrem ve gelin Nurbanu arasında amansız bir mücadele başladı... 
“Ben, Sultan Murad Han’ın annesi Cecilia Baffo’yum. Öyküm dillere destan olmalı!” dedi. Dediği oldu. 
Tarih benim için ne der, umurumda değil. Tarih, kalem kimin elindeyse onun hikayesini anlatır. Bugün kahraman ilan ettiğini yarın lanetler. Hain diye damgaladığına, yarın bir bakarsın alkış tutar. Osmanlı’nın benim hakkımda vereceği hüküm de umurumda değil. Venedik’in dediği de, diyeceği de. Ben bahtımın çizdiği yolda yürüdüm. 
Başka çarem vardı da yapmadım mı, başka yolum vardı da yürümedim mi? Kader rüzgarsa, insan dediğin de önüne kattığı kuru yaprak. Esti mi bir o yana savurur adamı, bir bu yana. Savrula savrula buralara geldim, bunları yaptımsa suç benim mi? Varsın tarih istediğini yazsın. Osmanlı ne bilirse onu desin. 
Venedik, maskesiz dolaşamadığına bakmadan varsın beni ayıplasın. Hepsi celladın yağlı urganından, kılıcından, baltasından iyidir. Gerçeği yaşayan bilir. Ben yaşadım. Venedikli Cecilia Baffo’dan Nurbanu doğurdum. Bir cariyeden kraliçe yarattım. Bir sarhoştan kral... 
Herkes böyle bilsin. Osmanlı’ya iki padişah veren Nurbanu Valide Sultan’ım ben!.. (790 Sayfa / Özel Baskı) 

2) Altın Cariye Safiye :

hanet Hiç Uyumaz! Osmanlı Haremi. İhtişam Aşkı. Esaret Ateşi. Ve İki Kadın. 
Kader zarını attı, Nurbanu Valide Sultan ile küçük kuzeni Sophia Baffo’nun yolları yıllar sonra Osmanlı Haremi’nde kesişti. Sophia Baffo’nun ihtişam aşkıyla esaret ateşi arasındaki gitgelleri yakıcı bir hırsa dönüştü. Göz kamaştırıcı saray hayatı Sophia’yı pençesine aldı. 
Nurbanu Valide Sultan’ın, yaşadığı hayatla payitahta isyan tohumları eken oğlu Üçüncü Murad’la evlendirmesi için yoluna çıkmış bir melekti sanki Safiye. 
Altın saçlı cariye, kısa zamanda dilden dile dolaşan bir efsaneye dönüşecekti. Nurbanu’yla Safiye arasında imparatorluğun hayatını etkileyecek bir iktidar mücadelesi filizlenecek, altın saçlı Safiye efsanesi, çapkın Padişah’ın kulağına da gidecekti... 
Ama kaderin daha söyleyecek çok sözü vardı. Haremin büyülü atmosferinde kadınların bıçak kadar keskin mücadelesi. Fırtına gibi esen entrika, kıskançlık, kin, sevda dolu hayatların romanı... (850 Sayfa / Özel Baskı)

3) Cariyenin Kızı Mihrimah :

Tutkusu Hürrem, gücü Süleyman, masumiyeti ise esaretiydi!.. Üç kıtaya yayılan bir imparatorluk, sayısız entrikanın döndüğü bir saray, güç ve tutkunun kızı bir güzel, üç kalp ve bir aşk. Osmanlı Sarayı'nın muhteşem atmosferinde, kudretle, aşkla kuşatılmış bir hayattı onunki. Çevresinde korkunç ölüm oyunları örülüyor, gölgelere sinmiş suikastçiler fırsat kolluyordu. Yaşamak için öldürmek zorunda kalmayı kabullenemeyen masum bir kalp ve çaresiz, telaşlı çırpınışları Osmanlı'nın unutulmaz dönemlerinden birinin saklı kılavuzuna dönüşecekti. Mihrimah'ı, elle tutulur hiçbir özelliği olmayan bir adamla evlenmeye zorlayan korkunç sır, annesi Hürrem'le arasındaki anlaşmada gizliydi. O güçte bir annenin, o tutkuda bir babanın kızı, Hafza'nın torunu, Sinan'ın açmazı, Rüstem'in gelini olmanın aykırı bir bedeli vardı. Artık ne Barbaros Hayreddin Paşa'nın kadırgaları, ne de Mimar Sinan'ın göğe astığı kubbeler güldürebilirdi kırgın prensesin yüzünü. Gözlerine çöreklenen tuhaf derinliğin esiri Mihrimah, kalbinden geriye kalan koca boşluğu, adını tarihe kazıyarak dolduracak ve... ...Hürrem-Mihrimah işbirliği, Cihan Devleti'nin kaderini değiştirecekti. Muhteşem Süleyman ile büyük aşkı, Moskof cariye Hürrem'in mahzun ve güzel kızıydı Mihrimah. İktidar savaşları ve aşkla yazılmış kaderini, süslü saray salonlarında bie yük gibi taşıdı... (780 Sayfa / Özel Baskı)
Yayın evi: Alfa Yayinlari
15,90 €
24,60 €
36 % daha ucuz
Bu ürünü alanlar başka neler almışlar?
 
Değerlendirme
Yorum bulunmamaktadır: Yorum yazınız!